27 Haziran 2016 Pazartesi

Düşündürmeyecek Türden Filmler: Romantik Komedi Önerileri

Ben de isterdim şu bloga "1920'lerin Alman Ekspresyonist'lerinin Sinemaya Katkısı" gibi başlıklar atmayı, şaşaalı paragraflar yazmayı. Ancak olmayınca olmuyor. Beni de böyle kabul edin. Gerçi yakın zamanda Distopik filmlerden bahsedeceğim için böyle felsefeli yazılar görebileceksiniz. (Umarım yani.) Her neyse, konumuza dönelim. Malum yaz ayındayız, sıcak böyle böyle insana vuruyor. Bir de yaz ayları benim gözümde biraz tembellik ayları. Yani, bütün bir yıl zaten insanı zorluyor. Yazın da biraz kafayı boşaltmak gerekiyor. Bundan dolayı kuzenimle da yaptığımız film maratonlarına seçim yaparken biraz hafif filmler de katıyoruz. Zaten birazdan önereceğim pek çok filmi, geçen yıl edebiyat sınavından çıkmak zorunda kaldığımda izlemiştim. Kimseyle görüşmediğim ve pek düşünmek istemediğim bir dönem olduğu için daha çok hoş vakit geçirtsin, yormasın diye izlemiştim. Sizde belgesel arası falan bakarsınız belli mi olur?^^ Uyarı bu listedeki filmler, bu tabirden hiç mi hiç hoşlanmasam da, chick - flick diye tabir edilen türden.


The Other Woman
Cameron Diaz sevenler bu filmi seveceklerdir. Ben izlerken eğlenmiştim, malum klişeleri sevdiğim için. Leslie Mann çok tatlı, Kate Upton sanki biraz abartı. Neyse neyse konusundan bahsedeyim. 

Carly (Cameron Diaz) özgüveni yerinde, çok güzel ve çok havalı bir kadındır. Ancak erkek arkadaşı babası ile tanışmak istememektedir. Gelişen olaylar sonucunda, babasının da gazıyla, erkek arkadaşının evine gider. Gittiğinde öğrenir ki, sevgilisi aslında evlidir. Daha sonra, Kate (Carly'nin sevgilisinin karısı, Leslie Mann) Carly'yi keşfedecektir ve onunla iletişime geçecektir. Carly bunu istemese de Kate'in isterik halleri onu buna biraz mecbur bırakacaktır ve ikisi arkadaş olacaktır. Bu ikili Mark'dan intikam almaya çalışırken bir de üçüncü bir kadın olduğunu keşfedeceklerdir. Yani Mark, Kate'i Carly ile, Carly'yi ise Amber'la aldatmaktadır. 


Tabii ki film bir intikam hikâyesinin etrafında dönmüyor. Üç kadının arkadaşlıklarının başlangıcını ve gelişimine de ele alıyor. Karakter olarak bakarsak da, zaten işinde gücünde olan Carly gerçek aşkını buluyor, Kate saf ve kullanılan kadın olmaktan çıkıp ayaklarının üzerinde durabiliyor. Amber ise sizi şaşırtacak. Bunu söylemeyeyim ama ön yargı kavramını yıkıyor bir nebze. 

Beklentiyi yüksek tutmazsanız, kafanızı boşaltabilecek hoş bir film bence. 


Leap Year
İtiraf edeyim, Amy Adams'ı Lois Lane olarak pek sevmiyorum. Ancak burada hoşuma gitti, Big Eyes'da ise bayıldım. 2010 çıkışlı bir romantik komedi bu. Konusu ise:

Bir İrlanda geleneğine göre, 'Artık Yıl'da, yani 29 Şubatta, kadınlar erkeklere teklif ederlermiş. Anna'da bu geleneğe uyarak erkek arkadaşına evlenme teklifi etmek için Dublin'e seyahat edecektir. Türlü tahlihsizlikler Anna'nın peşini bırakmaz ve kendini İrlanda'da çok alakasız bir yerde bulur. Sevgilisinin yanına gidebilmek için epey çaba sarf etmek zorunda kalacaktır. Yolda bambaşka birini bulacaktır. Artık Yıl ona başka birini getirecektir.


Filmin beğendiğim noktası şu: Kadınlar da harekete geçebilir fikri. Eğer kadın - erkek eşitliğini savunuyorsak işin bu boyutunu da aşabilmeliyiz bence. İlk adımı erkekler atar, hesabı erkekler öder, evlenme teklifini erkekler yapar. Bu gibi kalıplardan çıkmanın vakti gelmedi mi artık sizce de? Öyle konuşmak kolay faaliyete geçebildin mi derseniz, ben ilk adımı da attım ve hesabımı da kendim ödedim o konuda gocunmam yok sdfghjklcvbn Üçüncüyü yapmadım henüz. Bununla övünmek değil de artık varlığımızı göstermenin vakti gelmedi mi? Bizim de duygularımız, bizim de hormonlarımız var beyler... Bunu unutmayın, ve evet siz kadınlar da unutmayın.

Filmin bu yönünü sevdiğim gibi manzaralara da bayıldım. Filmi sevmeseniz bile İrlanda manzaralarını seveceğinize kefilim. ^^ 


Easy A
Liseye başlayacak olan ya da hali hazırda lisede okuyan okuyucum varsa, sanırım, bu filmi en çok onlar beğenecektir. Ya da sadece onlarla sınırlamayalım, gençlik filmlerini sevenler de kuvvetle muhtemel onların da hoşuna gidecektir. 

Emma Stone'un baş rolünde olduğu filmin konusu şöyle: Olive lisede sıradan bir öğrencidir. Ancak Amerikan liseleri malumunuz. Onlar için epey zorlu geçiyor. Zorbalıkların çok yaygın olduğu okullar bunlar. Her neyse, bir gün Olive hakkında bazı dedikodular yayılıyor ve bir anda popülerleşmeye başlıyor. İyi yönde mi kötü yönde mi derseniz reklamın iyisi kötüsü derim sdfghjk  


Açık konuşmak gerekirse konusu pek de bizi çağrıştırdığını söyleyemem. Kim olarak söylüyorum bunu? "Ben hoşlandığım insanla bir şeyler yaşarım, hoşlanmadığım insanla işim olmaz" felsefesiyle liseyi sevgilisiz kapatmış biri olarak söylüyorum. (İyi ki de öyle olmuş.) Gerçi şimdiki liselilere bakıyorum da maşallahları var :dd gençler fenasınız :dd Neyse. Liseli okuyucularım, siz bu filme bakıp yanlış şeyler yapmayın gözünüzü seveyim. Film bu. (Uyarımı yapayım da ben)

Genel olarak, bir Amerikan gencinin olaylarla başa çıkış şeklini anlatmalarını sevdim. Emma Stone'u ve kıyafetlerini ayrı sevdim. İçinde barındırdığı komedi de güzeldi. Daha fazla olsaydı hayır demezdim. Ve Friends'den sevdiğimiz Lisa Kudrow <3 diyorum ve gidiyorum. 


Kissing Jessica Stein
Aslında bu filmi pek çok kişi beğenmeyebilir. (2016 yılındayız ama gel gör ki...) İşin aslı ben de çok sevmedim ama ilk cümlede kast ettiğim şeyden tamamen farklı sebeplerden: Biraz oyunculuk, biraz çekimler biraz da senaryo zayıflığı. Tamamen teknik yani.

Peki ben ilk paragrafın ilk cümlesinde neyi kast ettim? Konusundan gireyim öyleyse: Jessica, aşırı kitap okuyan bir kadındır. Mesleğinde de başarılı olan bu kadın bir türlü gönlüne göre birini bulamaz. Çıktığı zibilyon date'ten de gına gelmiştir artık. Sonra bir gün gazete bir ilan görür. Bu ilan ona çok ilginç gelecektir çünkü sevdiği bir kitaptan alıntı yapılmıştır. Jessica neredeyse ruh eşini bulsa da date ilanı bir kadına aittir. 


Jessica gelişen olaylar sonucunda biraz zorlamayla da olsa bu ilişkiye başlayacaktır. İlişkilerinin gelişmini izliyoruz yani. İki kadının bir ilişkiye başlaması, kabul görmeleri, yürütmeleri ve sonu.

Neyi sevdim? Vermeye çalıştığı mesaj güzel. Kabul edersiniz ve ya etmezsiniz ama dünyada bu var sırf birileri istemiyor diye bu insanlar yaşamlarını gözden geçirecek değiller. Bu filmde de bir kadının biseksüel olduğunun farkediş sürecini diğerinin ise zorlasa da, mutlu olsa da erkeklerden hoşlandığını görüyoruz. Bakın tuhaf değil mi? Eşcinsel ilişki için kendiniz zorluyor ikna etmeye çalışıyor, gördüğümüzün tam tersi değil mi? Ama işte cevap ortada: Bu zorlamayla olacak bir şey değil. 

Beğenmediğim şey ise, vermek istediği mesajı verememesi. Üstü kapalı kalmış biraz özensiz. Daha güzel işlenebilirdi bu konu. Sonuç olarak: Değişik bir bakış açısı sunan bir film. Sonunda pek beğenmeyecek (dediğim gibi teknik açılardan) olsanız da izlediğinize pişman olmuyorsunuz. 

Benden bugünlük bu kadar. İzlerseniz bana geri dönüş yapmayı unutmayın.^^
Esenlikle kalın.
Hatcik



Share:

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu eksik etmeyin, her biri çok değerli^^